31 Temmuz 2013 Çarşamba
22 Temmuz 2013 Pazartesi
Üç Fidan Darağacına Giderken Basında Neler Yazıldı?
Gezmiş, Aslan ve İnan'ın idam kararı 2 Mayıs 1972'de Senato'da onaylanmasından sonra gündem hızlandı. Devrimciler idamları engellemek için eylemlere başladılar. O günlerin Milliyet gazetesinden aktarıyoruz.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası, 16 Mart'ta yakalanmışlardı. Yargılanmaları hızla tamamlandı, 9 Ekim 1971 günü Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Mahkeme haklarında idam kararı verdi. Millet Meclisi 11 Mart 1972 günü 53 ret, 6 çekimser, 238 kabul oyuyla idam kararını onadı.
Kararlar, 17 Mart 1972 günü de Cumhuriyet Senatosu'ndan geçti. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) usul ve esas yönünden itirazları süreci biraz uzattı ancak engelleyemedi.
Yaşar Kemal, Erdal Öz, Altan Öymen ve Onat Kutlar gibi aydınların öncülüğünde bir imza kampanyası da yürütüldü. Ancak yanıt alınamadı.
Yargı ve sivil dayanışma hamleleri başarılı olamamıştı. Deniz'lerin idamına geri sayımın hızlandığı günlerde Mahir Çayan ve arkadaşları eyleme geçti. Ünye Radar Üssü'nden rehin aldıkları üç teknisyenle Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde muhtarın evindeyken kuşatıldılar. 30 Mart 1972 günü tarihe Kızıldere Katliamı olarak geçen acı olay yaşandı. 2 Mayıs 1972 günü idam kararı bir kez daha Senato'ya sunuldu. Ve Deniz'lerin idamına geri sayımın hızlandığı günler yaşanırken o dönemin olaylar basınına şöyle yansımıştı.
3 Mayıs 1972 Senato İdamları yeniden onayladı
Denizlerin idamına üç gün kala Milliyet gazetesi birinci sayfadan soruyordu "Ne olacak". Senato'nun idamlara onay verilmesi haberinde "CHP'li Zihni Betil ölüm cezasının bir fayda sağlamayacağını ileri sürdü; fakat önergesi reddedildi" spotu kullanıldı. Haberin son cümlesi şöyleydi: "Oylamada 34 muhalife karşı 111 olumlu oy kullanılmıştır".
4 Mayıs 1972 Boğaziçi uçağının kaçırılması
Deniz'lerin idamını Senato'dan da onaylanınca, dönemin deyişiyle dört "anarşist" (Yaşar Aydın, Nuri Akça Sefer Şimşek ve Mehmet Yılmaz), İstanbul - Ankara seferini yapan Boğaziçi uçağını kaçırdı. Uçak İstanbul - Ankara seferi yapıyordu. Yalova üzerinde kokpite ellerinde silahla giren Yaşar Aydın ve arkadaşları uçağı Sofya'ya yönlendirdi.
Milliyet adına olayı Sofya'da izleyen o günlerde muhabir olan Sami Kohen'in haberinin başlığı şöyleydi: "Yolcular uçağın içinde, alanda bekliyor". Sami Kohen haberin girişinde olayları gelişimini aktardıktan sonra gözlemlerine yer veriyor: "Anarşistlerden biri uçak Sofya havaalanına indikten yarım saat sonra elinde tabancayla çıktı. Bulgarlarla görüştükten sonra Türkiye Elçisi Nihat Dinç ve diğer sefaret mensupları ile görüştürüldü. Kaba bir lehçe kullanan 25 yaşlarındaki zayıf, gür saçlı ve bıyıklı hava korsanı, ismini ve kimliğini açıklamak istemedi.
Uçak Sofya Havaalanı'na indiğinde, iki ülkenin de istihbaratı ve yetkilileri görüşmelere başlamıştı bile. Yolcular, uçuş ekibi ve dört devrimci uçakta 36 saat beklediler. Görüşmeler umulan sonucu vermeyince dört "hava korsanı" teslim oldu, uçak boşaltıldı. Şimşek yıllar sonra verdiği bir röportajda, "Sizi teslim olmaya iten neydi" sorusuna "Her şeyin bittiğini, ereğimize ulaşamadığımızı anlamıştık" diye yanıtlayacaktır.
5 Mayıs 1972 "Anarşistler teslim oldu. Yolcular döndü."
Milliyet gazetesi eylemin sonlandırıldığı haberini yine manşetten verdi. Haberde şöyle deniyordu: "Boğaziçi uçağını Sofya'ya kaçıran dört anarşist ileri sürdükleri şartların hepsi Türk hükûmeti tarafından reddedilince, 61 yolcuyu serbest bırakmışlardır. Dört anarşist Bulgaristan'a iltica etmişlerdir.
5 Mayıs 1972 "Komutana suikast"
Aynı gün Milliyet'in üst manşetinde "Jandarma Genel Komutanına dün suikast yapıldı" haberi vardı. Haberde Org. Kemalettin Eken'in evinden çıkarken "dört anarşist"in baskınına uğradığı ve ayağından yaralandığı bilgisi veriliyordu.
Boğaziçi uçağının kaçırılması eylemi idamları durdurmaya yetmeyince Türkiye Halk Kurtuluşu Ordusu (THKO) üyesi Hasan Ataol, Ergun Adaklı, Sefa Asım Yıldız ve Niyazi Yıldızhan'dan oluşan grup, 4 Mayıs günü jandarma genel komutanı orgeneral Kemalettin Eken'i kaçırma girişiminde bulundu.
Ancak işler ters gidince çatışma çıkmış Niyazi Yıldızhan olay yerinde hayatını kaybetmiş, Sefa Asım Yıldızhan ise yaralı olarak yakalanmıştı. Gazetede Yıldızhan'ın üzerinden "Küçük bir kangal ip, 20 lira, Rus ya da Çek yapımı üç tabanca ile bir el bombası ve 30-40 tane de mermi çıktığı" yazıyordu.
6 Mayıs 1972 "İnfaz memurları emir bekliyor"
Denizler 6 Mayıs'ta manşette değildi. Birinci sayfanın ortalarında "3 İdamla ilgili kanun dün yürürlüğe girdi" başlığı vardı. Haberde şunlar yazıyordu: "Anayasal rejimi değiştirmek amacıyla Türk Halk Kurtuluş Ordusu adında gizli bir örgüt kurarark anarşik eylemlere girişen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmeleriyle ilgi kanun dün Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ankara İnfaz Savcılığı 'Dosya Adalet Bakanlığından geldikten sonra' cezaları yerine getirilecektir," deniyordu. Bu haber devletin idamları ivedilikle yapılacağının göstergesi gibiydi
İstanbul - BİA Haber Merkezi 07 Mayıs 2011
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası, 16 Mart'ta yakalanmışlardı. Yargılanmaları hızla tamamlandı, 9 Ekim 1971 günü Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Mahkeme haklarında idam kararı verdi. Millet Meclisi 11 Mart 1972 günü 53 ret, 6 çekimser, 238 kabul oyuyla idam kararını onadı.
Kararlar, 17 Mart 1972 günü de Cumhuriyet Senatosu'ndan geçti. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) usul ve esas yönünden itirazları süreci biraz uzattı ancak engelleyemedi.
Yaşar Kemal, Erdal Öz, Altan Öymen ve Onat Kutlar gibi aydınların öncülüğünde bir imza kampanyası da yürütüldü. Ancak yanıt alınamadı.
Yargı ve sivil dayanışma hamleleri başarılı olamamıştı. Deniz'lerin idamına geri sayımın hızlandığı günlerde Mahir Çayan ve arkadaşları eyleme geçti. Ünye Radar Üssü'nden rehin aldıkları üç teknisyenle Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde muhtarın evindeyken kuşatıldılar. 30 Mart 1972 günü tarihe Kızıldere Katliamı olarak geçen acı olay yaşandı. 2 Mayıs 1972 günü idam kararı bir kez daha Senato'ya sunuldu. Ve Deniz'lerin idamına geri sayımın hızlandığı günler yaşanırken o dönemin olaylar basınına şöyle yansımıştı.
3 Mayıs 1972 Senato İdamları yeniden onayladı
Denizlerin idamına üç gün kala Milliyet gazetesi birinci sayfadan soruyordu "Ne olacak". Senato'nun idamlara onay verilmesi haberinde "CHP'li Zihni Betil ölüm cezasının bir fayda sağlamayacağını ileri sürdü; fakat önergesi reddedildi" spotu kullanıldı. Haberin son cümlesi şöyleydi: "Oylamada 34 muhalife karşı 111 olumlu oy kullanılmıştır".
4 Mayıs 1972 Boğaziçi uçağının kaçırılması
Deniz'lerin idamını Senato'dan da onaylanınca, dönemin deyişiyle dört "anarşist" (Yaşar Aydın, Nuri Akça Sefer Şimşek ve Mehmet Yılmaz), İstanbul - Ankara seferini yapan Boğaziçi uçağını kaçırdı. Uçak İstanbul - Ankara seferi yapıyordu. Yalova üzerinde kokpite ellerinde silahla giren Yaşar Aydın ve arkadaşları uçağı Sofya'ya yönlendirdi.
Milliyet adına olayı Sofya'da izleyen o günlerde muhabir olan Sami Kohen'in haberinin başlığı şöyleydi: "Yolcular uçağın içinde, alanda bekliyor". Sami Kohen haberin girişinde olayları gelişimini aktardıktan sonra gözlemlerine yer veriyor: "Anarşistlerden biri uçak Sofya havaalanına indikten yarım saat sonra elinde tabancayla çıktı. Bulgarlarla görüştükten sonra Türkiye Elçisi Nihat Dinç ve diğer sefaret mensupları ile görüştürüldü. Kaba bir lehçe kullanan 25 yaşlarındaki zayıf, gür saçlı ve bıyıklı hava korsanı, ismini ve kimliğini açıklamak istemedi.
Uçak Sofya Havaalanı'na indiğinde, iki ülkenin de istihbaratı ve yetkilileri görüşmelere başlamıştı bile. Yolcular, uçuş ekibi ve dört devrimci uçakta 36 saat beklediler. Görüşmeler umulan sonucu vermeyince dört "hava korsanı" teslim oldu, uçak boşaltıldı. Şimşek yıllar sonra verdiği bir röportajda, "Sizi teslim olmaya iten neydi" sorusuna "Her şeyin bittiğini, ereğimize ulaşamadığımızı anlamıştık" diye yanıtlayacaktır.
5 Mayıs 1972 "Anarşistler teslim oldu. Yolcular döndü."
Milliyet gazetesi eylemin sonlandırıldığı haberini yine manşetten verdi. Haberde şöyle deniyordu: "Boğaziçi uçağını Sofya'ya kaçıran dört anarşist ileri sürdükleri şartların hepsi Türk hükûmeti tarafından reddedilince, 61 yolcuyu serbest bırakmışlardır. Dört anarşist Bulgaristan'a iltica etmişlerdir.
5 Mayıs 1972 "Komutana suikast"
Aynı gün Milliyet'in üst manşetinde "Jandarma Genel Komutanına dün suikast yapıldı" haberi vardı. Haberde Org. Kemalettin Eken'in evinden çıkarken "dört anarşist"in baskınına uğradığı ve ayağından yaralandığı bilgisi veriliyordu.
Boğaziçi uçağının kaçırılması eylemi idamları durdurmaya yetmeyince Türkiye Halk Kurtuluşu Ordusu (THKO) üyesi Hasan Ataol, Ergun Adaklı, Sefa Asım Yıldız ve Niyazi Yıldızhan'dan oluşan grup, 4 Mayıs günü jandarma genel komutanı orgeneral Kemalettin Eken'i kaçırma girişiminde bulundu.
Ancak işler ters gidince çatışma çıkmış Niyazi Yıldızhan olay yerinde hayatını kaybetmiş, Sefa Asım Yıldızhan ise yaralı olarak yakalanmıştı. Gazetede Yıldızhan'ın üzerinden "Küçük bir kangal ip, 20 lira, Rus ya da Çek yapımı üç tabanca ile bir el bombası ve 30-40 tane de mermi çıktığı" yazıyordu.
6 Mayıs 1972 "İnfaz memurları emir bekliyor"
Denizler 6 Mayıs'ta manşette değildi. Birinci sayfanın ortalarında "3 İdamla ilgili kanun dün yürürlüğe girdi" başlığı vardı. Haberde şunlar yazıyordu: "Anayasal rejimi değiştirmek amacıyla Türk Halk Kurtuluş Ordusu adında gizli bir örgüt kurarark anarşik eylemlere girişen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmeleriyle ilgi kanun dün Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ankara İnfaz Savcılığı 'Dosya Adalet Bakanlığından geldikten sonra' cezaları yerine getirilecektir," deniyordu. Bu haber devletin idamları ivedilikle yapılacağının göstergesi gibiydi
İstanbul - BİA Haber Merkezi 07 Mayıs 2011
21 Temmuz 2013 Pazar
Mahir ve Deniz’in kitapları suç delili
CHP manisa Milletvekili Özgür Özel ve malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın da aralarında bulunduğu 6 ankara sincan F tipi cezaevi’ne konulan Gezi tutuklularını ziyaret etti. Heyet tarafından hazırlanan rapordadelil olarak alınanlar arasında bir adet PSP oyun konsolu, kürtçe ve lazca CD’ler ile mahir çayan ve deniz gezmiş kitaplarının da bulunduğu bilgisi yer alırken, polislerin tutukluların her birine gözaltı sırasında, “25 kişi alınacak, sizi tanıyoruz, sizi aldık” dediği belirtildi.
Raporda, bir Gezi tutuklusunun heyete, “Başbakan’ın listesindekiler toplanıyor, CHP de bu tutukluları ziyaret ediyor. CHP’nin listesi aynı Schindler’in listesi gibi. O listeye girenler kurtuluyor” dediği de yer aldı.
Murat Bozkurt, evinde yapılan aramada, tatil için satın aldığı su altı gözlüklerinin, kullanmadığı bir harddiskin, Odak dergisinin ve bir adet gri gömleğin suç delili olarak alındığını belirtirken, cezaevine girişi sırasında pantolonu indirilerek arama yapıldığını kaydetti. Bozkurt, gözaltı sırasında polislerin kendisine, “ÇHD’li avukat tutarsanız tutuklanırsınız, başka avukat tutun” dediklerini ifade etti.
Yadigar Vuruşaner ise, “Evimde yapılan 2,5 saatlik aramada Kürtçe ve Lazca müzik CD’lerine de el kondu. Hâkim, Kürtçe CD’ler için, ‘Bunlar gerilla müziği, o nedenle yasadışı’ dedi. Tutanağımda, ‘patyayıcı madde imalatı, yağma,hırsızlık’ gibi maddeler vardı, fark etmeyip itiraz etmesem benim üzerime kalacaktı” dedi. Yusuf Bahtiyar Özkan, “Evimde yapılan aramada 33 CD, 1 dergi, 3 de kitap aldılar. Kitapların isimleri, ‘Mahir Çayan’, ‘Deniz Gezmiş’ ve ‘Mahir-İbo-Deniz’” dedi.
istanbul Gezi Parkı protestolarına destek için adana’da yapılan eylemlere katıldığı ileri sürülen 15’i çocuk, 35 kişi hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Asliye Ceza ve Çocuk Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede, şüpheliler hakkında 8’er yıla kadar hapis cezası istendi.
MİLLİYET 21 Temmuz 2013
Raporda, bir Gezi tutuklusunun heyete, “Başbakan’ın listesindekiler toplanıyor, CHP de bu tutukluları ziyaret ediyor. CHP’nin listesi aynı Schindler’in listesi gibi. O listeye girenler kurtuluyor” dediği de yer aldı.
Murat Bozkurt, evinde yapılan aramada, tatil için satın aldığı su altı gözlüklerinin, kullanmadığı bir harddiskin, Odak dergisinin ve bir adet gri gömleğin suç delili olarak alındığını belirtirken, cezaevine girişi sırasında pantolonu indirilerek arama yapıldığını kaydetti. Bozkurt, gözaltı sırasında polislerin kendisine, “ÇHD’li avukat tutarsanız tutuklanırsınız, başka avukat tutun” dediklerini ifade etti.
Yadigar Vuruşaner ise, “Evimde yapılan 2,5 saatlik aramada Kürtçe ve Lazca müzik CD’lerine de el kondu. Hâkim, Kürtçe CD’ler için, ‘Bunlar gerilla müziği, o nedenle yasadışı’ dedi. Tutanağımda, ‘patyayıcı madde imalatı, yağma,hırsızlık’ gibi maddeler vardı, fark etmeyip itiraz etmesem benim üzerime kalacaktı” dedi. Yusuf Bahtiyar Özkan, “Evimde yapılan aramada 33 CD, 1 dergi, 3 de kitap aldılar. Kitapların isimleri, ‘Mahir Çayan’, ‘Deniz Gezmiş’ ve ‘Mahir-İbo-Deniz’” dedi.
istanbul Gezi Parkı protestolarına destek için adana’da yapılan eylemlere katıldığı ileri sürülen 15’i çocuk, 35 kişi hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Asliye Ceza ve Çocuk Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede, şüpheliler hakkında 8’er yıla kadar hapis cezası istendi.
MİLLİYET 21 Temmuz 2013
Etiketler:
CHP,
deniz gezmiş,
gezi parkı,
istanbul,
mahir çayan,
yusuf aslan
20 Temmuz 2013 Cumartesi
Devrim Gazetesi’nin Deniz Gezmiş’le Yaptığı Röportaj
Atatürk’ün, “Tam bağımsızlık” ülküsünü kendilerine şiar edinen devrimci gençleri sindirmek için cinayet tedbirlerine kadar varan planlar yapılıyor şu günlerde. Tertipçilerin baş hedeflerinden biri de gençliğin önde gelen liderlerinden Deniz Gezmiş, son olayları şöyle yorumladı:
- Türkiye ekonomisi tam bir çıkmaz içindedir. Zamlara rağmen, bütçenin açığı 2,5 milyardır. Bu, tutucular koalisyonunun iflasını açıkça ortaya koymuştur. Tutucu güçler, egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindedir. Devrimci gençlik eylemini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır. Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli ve daha güçlü eylemlere hazırlamıştır. Tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal’ci zinde güçler saflarını biribirlerine kenetlemiştir. Mustafa Kemal adı, geniş öğrenci kitlelerinde daha fazla ağızdan ağıza dolaşır olmuş, forumlarda Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe tekrarlanmış ve bunlar uygulanmıştır. Emperyalistler ve işbirlikçileri, Gazi Mustafa Kemal’in çizgisinin geniş kitlelerde ve bütün zinde güçlerde yankılanmasından korkmuşlardır bugün.
- Gençlik eylemleri içinde önemli bir yerin var ve tutucu güçler senin okuldan atılmış olmanı sürekli istismar konusu ediyorlar. Bu durumda senin söyleyeceklerin neler?
Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa’nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal’in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır.
- Mustafa Kemal’in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?
Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı’ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrim ci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.
- Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?
Bugün Türkiye’de Kemalist Devrim’in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs’ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardır
- Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?
Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal’in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız
- Bazı çevreler bu görüşleri, “devrim yobazlığı” sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?
Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, “halk kızar” diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye’nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir.”
Devrim Gazetesi - 23 Aralık. 1969
ekşi sözlükte deniz gezmiş
6 mayıs 1972'de idam edilen üç gençten birisi.
devrimci genclik hareketinin simgelerinden her türk gencinin tanıması gereken kişi.
27 şubat 1947 tarihinde ankara’da dogan deniz gezmiş, liseyi istanbul’da okumuştur. istanbul üniversitesi hukuk fakultesi'ne girmiş, kısa surede gençlik eylemleriyle ön plana çıkmış, tip'te çalışmış, 1968'de devrimci hukuklular örğütü kurmuştur.samsun'dan ankara'ya "mustafa kemal yürüyüşü"nü duzenleyen deniz gezmiş, bir sürü sonrat thko'yu kurmuştur.sivas'ın gemerek ilcesinde çatışmada yakalanmış,6 mayıs1972'de yusuf aslan ve hüseyin inan ile birlikte idam edilmiştir. deniz gezmiş, türk devrim tarihinin en büyük isimlerinden, simgelerinden biridir
bir dönem doğmuş pek cok kişiye deniz isminin verilme sebebi
süleyman demirel'in asılması için mecliste yapılan oylamada elini kaldırarak kabul oyu verdiği kişi
şimdi aynı şeyleri yapmış olsalardı taş çatlasa 15 yıl yiyecekken o zaman asılmaları uygun görülen genç liderlerinin en birincisi
avukatının anılarında son arzusundan bahsedilir. üpara yemekle, hatta utanmadan amerikan uşagı olmakla suçlanan deniz gezmiş'in son arzusu infaz anında herkesi aglatmıştır.
hakim- son bir arzun?
dg- filtreli cigaran var mı abey?
hakim- var?
dg- birer tane ver de yakalım abey hic içmedik be gözümüz açık gitmeyelim bari
hakim- son bir arzun?
dg- filtreli cigaran var mı abey?
hakim- var?
dg- birer tane ver de yakalım abey hic içmedik be gözümüz açık gitmeyelim bari
esprili bir kişiliği de varmış.halk çocuğu deniz gezmiş hesabı, odtu'de, burjuva bir kızı, atıyla kaçırma mizanseni düzenlediği de rivayet edilir.
henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. bir kadın eli değmemişti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. herkes tanıktır ki korkmadık. içimiz titremedi hiç. mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere. asıldık ey halkım, unutma bizi
-ugur mumcu-
-ugur mumcu-
'Deniz Gezmiş idamdan sonra 52 dakika yaşadı'
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan'ın idam edildiği 6 Mayıs 1972 gecesinin gazeteci tanığı eski Anadolu Ajansı muhabiri Burhan Dodanlı, 40 yıl sakladığı idam yaftalarını Ulucanlar Cezaevi Müzesi'ne bağışladı.Dodanlı, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan'ın idam edildiği gece uzun uğraşlar sonucu aldığı idam yaftalarını Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki'ye verdi.
Burhan Dodanlı, gece sokağa çıkmanın bile yasak olduğu bir ortamda çok zor şartlarda, idam anlarına tanıklık ederek bu yaftaları Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi'nin izniyle aldığını ve 40 yıl muhafaza ettiğini belirterek, ''Bu belgeleri bugüne kadar onlarca insan benden istedi. Ama 40 yıl boyunca sakladığım bu belgeleri kimseye vermeye yanaşmadım. Daha sonra arkadaşlarımla beraber bu belgelerin buraya Ulucanlar Cezaevi'ne ait olduğuna karar verdik. Bu belgeleri size emanet ediyorum'' ifadelerini kullandı.
Dodanlı teslim törenin ardından yaptığı açıklamada, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının davasını başından sonuna kadar 3 arkadaşıyla birlikte Anadolu Ajansı muhabiri olarak yakından izlediklerini ve idam anına tanıklık ettiklerini belirtti.
Burhan Dodanlı, gece sokağa çıkmanın bile yasak olduğu bir ortamda çok zor şartlarda, idam anlarına tanıklık ederek bu yaftaları Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi'nin izniyle aldığını ve 40 yıl muhafaza ettiğini belirterek, ''Bu belgeleri bugüne kadar onlarca insan benden istedi. Ama 40 yıl boyunca sakladığım bu belgeleri kimseye vermeye yanaşmadım. Daha sonra arkadaşlarımla beraber bu belgelerin buraya Ulucanlar Cezaevi'ne ait olduğuna karar verdik. Bu belgeleri size emanet ediyorum'' ifadelerini kullandı.
Dodanlı teslim törenin ardından yaptığı açıklamada, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının davasını başından sonuna kadar 3 arkadaşıyla birlikte Anadolu Ajansı muhabiri olarak yakından izlediklerini ve idam anına tanıklık ettiklerini belirtti.
Dodanlı, süreci yakından izlemesi nedeniyle Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi tanıştığını ifade ederek, ''Ali Paşa'ya, 'verdiğiniz karar Yargıtay ve meclisin onayından geçerse idam safhasını ajans muhabirleri olarak izleyebilir miyiz' dedim. Önce 'mümkün değil' karşılığını verdi. Sonra 'o gün idamın infaz edileceği yerin kapısına kadar gelebilirsen, söz seni içeri alacağım' dedi. Geleceğime ihtimal vermiyordu'' şeklinde konuştu.
İdam gecesi sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen bu ana tanıklık etmek için Ulucanlar Cezaevi'ne doğru yola çıktığını anlatan Dodanlı, şöyle konuştu
''Akşam üzeri yola çıktım. Ancak Samanpazarı'nda çevirdiler. Nereye gittiğimi sordular. 'Evime gidiyorum' dedim. İlk çevirmeyi böyle geçtim. İkinci çevirmeyi de geçtikten sonra komandolar tarafından yakalandım. Askerlere 'beni Ali Paşa'ya götürün ona mesajım var dedim'. Ali Elverdi kısa bir süre sonra geldi. 'Sen misin, gel, gel' dedi. İçeriye aldı beni. Sonra, bu durumdan kimseye bahsetmememi istedi. 28 yıl bahsetmedim, ajansta dahi Ali Elverdi'nin isminden kimseye söz etmedim. Sonra 2000 yılında bir televizyon programına çıkacaktım ve kendisini aradım. 'Paşam, ben televizyona çıkacağım, çok ısrar ederlerse isminizi vereyim mi' dedim. Verebileceğimi söyledi.''
İdam gecesi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının boynuna asılan yaftaları yine Ali Elverdi'den uzun uğraşlar sonucu aldığını dile getiren Dodanlı, ''Deniz'in odasına girdik, ona yaftadaki özeti okudular. Babasına mektup yazdı. Tabi bu idamları hızla infaz etmek istiyorlardı. Çünkü dönemin Başbakanı ve iki bakanı daha önce asılmıştı 'üçe üç' diyorlardı. İdam sehpasında Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan yaklaşık 15 dakikada hayatını kaybederken, Deniz Gezmiş, tam 52 dakika boyunca yaşadı'' dedi.
Burhan Dodanlı ayrıca sonradan o gece ve önceki süreçte yaşananları kaleme aldığı kitabından dolayı İstanbul'da 20 yıl boyunca yargılandığını ve beraat ettiğini kaydetti.
Dodanlı'nın Tiryaki'ye verdiği Deniz Gezmiş'in yaftasında şu ifadeler yer alıyor:
''Deniz Gezmiş, Ankara 1'Nolu Askeri Mahkemesi'nin 9.10.1971 tarih ve 971-13 esas 971-23 karar sayılı hükmü ile TCK 146-1 maddesi uyarınca ölüm cezasına mahkum edilmiştir.''
NTV 14 Mayıs. 2012
19 Temmuz 2013 Cuma
Deniz Gezmiş (mahkeme Savunması)
"ben, yusuf aslan, hüseyin İnan, sinan cemgil ve alpaslan doğan beraberdik. İddianameye karşı diyeceklerim mevcuttur.İddianame kelle istemek için hazırlanmıştır. yapılan tahliller yanlıştır, hatalıdır, değerlendirmeler keza isabetsizdir. yalnız, biz varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden esasen türk halkına armağan etmiş bulunuyoruz. türk halkı ve devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız. bu sebeple ölümden çekinmiyoruz. biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik.
bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık. İddianamede geçen ve bana atfedilen hükümleri kabul etmiyorum. ben silahımı halka, orduya karşı kullanmadım. ancak vatan hainlerine karşı kullanmak maksadıyla taşıdım ve 'halka ve orduya karşı kullanırım' şeklinde beyanda bulunmadım. öteden beri arzetmiş olduğum gibi bu ülkede anayasayı en fazla savunanlar bizleriz. anayasa'yı ihlal edenlerse ortadadır. anayasa'nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. anayasa'yı uygulamayan yavuz kimseler de hala ortadadır. yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. İddia makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık savaşına karşıdır. türkiye cumhuriyeti'nin hukukuna karşı, reformlara karşıdır. onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya çalışmışlardır. bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil sizlersiniz. ve sonunda idam isteğiyle buraya getirildik, türkiye'nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. varlığımızı türkiye halkına armağan ettik, bunun aksini iddia edenler vatan hainidir. biz stratejik olarak düşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. hangi şartlarda olursak olalım bunu açıkça söyleriz. düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz. nasıl burada namluların ve dipçiklerin gölgesi altında konuşuyorsak,düşüncelerimizi her zaman açıkça ifade ederiz. tarih evvelce bunu yapanları nasıl temize çıkarmışsa bizi de temize çıkaracaktır, buna da inanıyoruz.
profesyonel devrimci bugünün türkiye'sinde kendini hayatı boyunca türkiye'nin bağımsızlığına adayan kimsedir. (İddianamede) 'fikir özgürlüğünü ve anayasayı paravan yapanlar, önceleri atatürkçü geçinirken onun fikir ve şahsiyetiyle küçük görmeye başladılar' şeklinde ve 'sadece mustafa kemal tarafını beyan ediyorlardı' şeklinde bir cümle mevcuttur, bunu kesin olarak reddediyorum, asla kabul etmiyorum. diğer yurtseverler de bunu kabul etmezler. bu kasten tahrif edilmek isteniyor. bu cümle artniyetle hazırlanmıştır. bu memlekette mustafa kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz.
profesyonel devrimci bugünün türkiye'sinde kendini hayatı boyunca türkiye'nin bağımsızlığına adayan kimsedir. (İddianamede) 'fikir özgürlüğünü ve anayasayı paravan yapanlar, önceleri atatürkçü geçinirken onun fikir ve şahsiyetiyle küçük görmeye başladılar' şeklinde ve 'sadece mustafa kemal tarafını beyan ediyorlardı' şeklinde bir cümle mevcuttur, bunu kesin olarak reddediyorum, asla kabul etmiyorum. diğer yurtseverler de bunu kabul etmezler. bu kasten tahrif edilmek isteniyor. bu cümle artniyetle hazırlanmıştır. bu memlekette mustafa kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz.
35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür. mustafa kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir. anayasamızın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. bu sebeple anayasal bir davranışta bulunduk.
yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum.halen de bu inancı taşıyorum. türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. bundan dolayı ölümden korkmuyorum. onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. kurtuluş savaşını da yerli yerine oturtmak gerekir. biz elli sene evvel kurtuluş savaşını vermiş bir ülkenin çocukları olarak kurtuluş savaşının gerçek tahlilini yapmaya her zaman muktediriz.
biz yine çok iyi biliriz ki, türkiye kurtuluş savaşını yapmak için samsun'a çıkanlara İstanbul örfi idaresince ve mahkemelerince idam cezası verilmiştir. ve yine bilmekteyiz ki, osmanlı İmparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi kurtuluş savaşına iştirak etmiştir. ve yine bilmekteyiz ki, kurtuluş savaşı yapıldığı sırada İstanbul'da bulunanlar bunları yapanlara 'eşkıya' demiştir. türkiye'nin kurtuluş ve bağımsızlık savaşında ne şekilde bağımlı hale geldiğini de belirtmek gerekmektedir. ayrıca iddianamede türkiye halkının bir takım etnik gruplardan teşekkül ettiği iddiaları ve bunu bizim yaptığımız, ortaya attığımız ithamları mevcut bulunmaktadır. birinci türkiye büyük millet meclisi'nin kararında ve misakı milli sınırları içinde iki kardeş kavim yaşar. türk ve kürt kavimi yaşamaktadır. birinci büyük millet meclisi kararı böyledir. türkiye'de iki kardeş kavimin ve ulusunun yaşadığını kabul etmektedir. bunu kabul etmek bölücülük değildir. bu iki kardeş unsur birinci kurtuluş savaşını müştereken başarmışlardır. güney cephesinde düşmanla omuz omuza savaşmışlardır. bu ikisine birden türkiye halkı diyoruz. ve bu iki kardeş unsur ikinci bağımsızlık savaşını da müştereken başaracaklardır.
öğrenci hareketlerine gelince iddianamede öğrenci hareketlerinin başlangıç tarihi 1968 olarak belirtilmektedir. bu tarih yanlıştır. türkiye'de öğrenci olayları 50-60 senedir eksik olmamıştır. sultan hamid'in tıbbiye talebelerini sarayburnu'ndan denize attığı tarihten itibaren öğrenci hareketleri türkiye'de devam edegelmiştir. 1908'i hazırlayan hareketler ileriye dönük hareketlerdir. vagonli'yi tahrip eden gençler ilerici gençlerdir. 2.dünya savaşı sırasında 'faşizme hayır' diyen gençler ilerici gençlerdir. ve 28 nisan 1960 tarihinden özgürlük savaşı veren gençler ilerici gençlerdir."
DENİZ GEZMİŞ
"Denizler" 41 yıl önce idam edildi
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan'in idam edilişlerinin 41. yılı. Ölümlerinin üzerinden geçen onlarca yıla rağmen bugün hâlâ Türkiye'de gençlik hareketlerinin önderi olarak kabul edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşları,üniversite sorunlarına yönelik başkaldırıların kısa zamanda antiemperyalist, işçi ve köylü hareketiyle bağları olan geniş bir toplumsal muhalefete dönüştüğü 1960'lı yılların sonunda efsanevi bir halk kahramanına dönüşmüştü. Grevler, fabrika işgalleri, toprak işgalleri, tütün, fındık, pamuk, çay, pancar üreticilerinin mitingleri, yürüyüşler... Devamında sol hareketlerin silahlandığı süreç, 12 Mart 1971 askeri müdahalesi ile kesintiye uğradı.
12 Mart müdahalesinin ardından ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Mahkemesi'nde yargılanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, askeri darbe yapanlar tarafından anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışmakla suçlanarak, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) davası kapsamında 9 Ekim 1971'de idama mahkum edildi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972’de sabaha karşı Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edildi.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının avukatlığını yapan ve son anlarına kadar yanlarında bulunan Halit Çelenk de 2011'de Denizlerin idamının yıl dönümünden bir gün önce 5 Mayıs'ta yaşamını yitirmişti. Halit Çelenk'te bugün Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla birlikte anılıyor.
EVRENSEL 06.05.2013
12 Mart müdahalesinin ardından ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Mahkemesi'nde yargılanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, askeri darbe yapanlar tarafından anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışmakla suçlanarak, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) davası kapsamında 9 Ekim 1971'de idama mahkum edildi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972’de sabaha karşı Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edildi.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının avukatlığını yapan ve son anlarına kadar yanlarında bulunan Halit Çelenk de 2011'de Denizlerin idamının yıl dönümünden bir gün önce 5 Mayıs'ta yaşamını yitirmişti. Halit Çelenk'te bugün Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla birlikte anılıyor.
EVRENSEL 06.05.2013
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)