5 Ağustos 2013 Pazartesi

ekşi sözlükte deniz gezmiş

Hakkında yazılanları okurken ya da anlatılanları dinlerken gözyaşlarımı tutamadığım ama, sonra ODTÜ’de atıyla gezdiğini (gerçekten yalıncakta atla geziyormuş!) düşününce yüzüme bir sırıtma yayılmasına neden olan devrimci. En azından ODTÜ’de adam gibi özgür yaşamış bir sure.
Arkasından yıllar sonra çıkıp da öldürülmeseydi boğazda villa sahibi olurdu, patron olur işçileri sömürürdü diyenlerin çıkacağını duymak, belki de idam edilmekten daha fazla üzerdi.
Deniz gezmiş, öğretmen bir anne ile babanın ikinci erkek çocuğu olarak, 28 şubat 1947 cuma günü, Ankara’nın Ayaş ilçesinde doğdu. Deniz, çocukluğu hakkında şunları anlatmıştır: ''1947 senesinde Ankara’nın Ayaş ilçesinde doğdum. Babam ben doğduğum senelerde Ayaş’ın bir ilkokulunda öğretmenlik yapıyordu. O zaman ve imdi gerek olmadığı için merak edip babamın hangi okulda öğretmenlik yaptığını öğrenmek istemedim. Daha doğrusu ben 6 aylıkken Ayaş’tan ayrıldığımız için eski durumu pek hatırlamıyorum. Ben hayata geldikten sonra babam Sivas’a nakledilmiş. Sivas’ın kaza ve köylerinde ilköğretim müfettişi olarak görev yapmış. İlkokulu Sivas’ın Yıldızeli kazasındaki okullardan birinde okudum. Sonra Sivas’a nakledildik. Sivas Selçuk ilkokulu'nda tahsile devam ederek ilkokulu bitirdim. Mezuniyet tarihini hatırlamıyorum. Ortaokulu Sivas Atatürk ortaokulu'nda okudum ve bitirdim. Hatırladığıma göre 1961 senesi idi.''Sivas’ta görev yaptığı sırada bir dönem Sivas maarif müdür yardımcılığı yapan cemil gezmiş, oğlu deniz hakkında şunları anlatmıştır:
''her babaya göre, evladı akıllıdır, zekidir. Bana göre deniz, zeki ve yetenekliydi. Ona düşkündüm ben. Annesi de, her annenin çocuğuna düşkün olduğu kadar düşkündü. Her annenin evladı üzerine titrediği kadar üzerine titrerdi. Severdik oğlumuzu, her anne ve babanın çocuğunu sevdiği kadar. Toramandı oğlum. Dokuz aylıkken yürüdü. İlkokulu birincilikle bitirdi. Teste soktum. Üstün zekâlı olduğu sonucu çıktı. Ağabeyi ve küçük kardeşi ile iyi geçinirdi. Uysaldı. Hayvanları, çocukları çok severdi. Yaşlılara yardım ederdi. Deniz çocukken dersi derste yapar, çok çalışmaz ama çabuk kavrardı. O nedenle de her sene sınıf ve okul birincisi olurdu. Örneğin bir okul yarışmasında birinci olduğu için zamanın Sivas valisi kadri Erdoğan o'na ödül vermişti.''cemil gezmiş, ailesi hakkında da şu bilgileri vermiştir: ''anne tarafından dedem, balkan savaşına askeri lise öğrencisi olarak katılmış, kurtuluş savası’nda yaralanmış ve istiklal madalyası almış şerefli bir subaydır. Baba tarafından deden simdi seni Ermenilikle itham eden zibidilerin var olması için Sarıkamış muharebesi'nde Moskof ordularına karşı savaşırken esir düşmüş ve üç yıl Sibirya ormanlarında işkence çekmiştir. Sen bilir misin, gezmişoğulları birinci dünya savaşı’nda on altı şehit vermiş bir ailedir. Babanın üç dayısı Erzurum’un geri alınmasında Ermeniler tarafından şehit edilmişti...''
Deniz’in Erzurum’un öznü ve ovacık bucaklarında oturan akrabalarından deniz gezmis'in dedesinin kardeşi olduğunu söyleyen ali Rıza gezmis, gezmişoğullari konusunda şu bilgileri vermiştir: ''gezmiş unvanı aslında öz dede-babam olan, muharebe zamanında fedakârlık ve gaziliğiyle, evinde mert ve hanedanlığı ile tanınan mustafa ağa' nin lâkabı idi.'' baba tarafından gezmisogullari diye tanınan ailenin, ataerkil ve hanedan diyebileceğimiz klasik aile eğitimi içinde büyüyen deniz'in üzerinde nasıl bir etki yarattığını ya da bıraktığını yine onu tanıyan kişilerden öğrenelim. Memur oldukları için bir süre Anadolu’nun değişik il ve ilçelerinde görev yapan cemil gezmiş ile hanımı, mukaddes gezmiş daha sonra, yeni görev yeri olarak İstanbul’a atanır. Böylece gezmiş ailesi, İstanbul’a gelir. Deniz, bu konuda şunları anlatmıştır: ''1962 senesinde babam İstanbul milli eğitim müdürlüğü’ne nakledilince hep beraber İstanbul’a geldik, harem iskelesi Selimiye’de bir eve yerleştik.''
Küçük taşra kentlerinden sonra ''dünya kenti'' sayılan İstanbul’a gelen gezmiş ailesi, İstanbul’un en güzel deniz ve doğa manzaralarına sahip olan Üsküdar-Selimiye semtine yerleşir. Babası cemil gezmis'in görev yeri, cağaloglu il milli eğitim müdürlüğü’ndedir. Annesi mukaddes gezmis'in görev yeri ise, Selimiye ilkokulu'dur.
Deniz, üniversitelerarası giriş sınavına, 6 Temmuz 1966 Çarşamba günü girer. sınav sonuçları açıklandığında deniz, İstanbul üniversitesi'ne bağlı hukuk ve fen fakültelerini yedek listeden kazanmıştır.
İdam sehpasını kendi itecek kadar ölümden korkmayan, hakkında yazılan satırları okurken ağlamaktan kendimi alamadığım, hala ölüsünden bile korkan insanların ülkesinin özgürlüğü için savaşmış, denizle ilgili meclis kayıtlarını okuyup Demirel’den nefret edilmesine yol açan devrimci. Türkiye’de yaşamış sayılı doğru adamlardan biri. Yengeç gibi yürüdüğü söylendiği zaman "sen de devamlı vurulmayı beklersen böyle yürürsün diyen insan.Türk desek gayet kısa ama anlamlı olur sanki.
Bazıları için idamıyla, bazıları için icraatlarıyla ölümsüzleşen fedakar insan.
Annem ve babam daha yeni evliyken acıbadem dört yolda bizimkilerle karşılıklı apartmanlarda oturan, annemin söylediği kadarıyla çok yakışıklı ve efendi bir kişiliğe sahip, dört yolun ağzında arkadaşlarıyla lastikler yakıp eylemler yapan kişi. aynı zamanda bir arkadaşımın babasının askerliği sırf deniz gezmiş sayesinde uzamış. Neden mi? çünkü onu idam etmeye götüren askerlerin arasında arkadaşımın babası da varmış ve deniz gezmiş'e hayran olduğu için bu görevi üstlenmek istememiş bu yüzden adamcağızın askerliğini uzatmışlar.
 Sehpasını kendi itmemiş, daha son sözlerini bitiremeden idam sehpasına vurulmuştur, Yusuf arslana da aynı şekilde olmuştur. Sehpaya vurmaya çalışan kişi Hüseyin inandır. 

deniz gezmiş

2 Ağustos 2013 Cuma

Savcıdan ESP'lilere: Deniz sizin için ne ifade ediyor?

MLKP örgütüne üyelik iddiasıyla Ankara'da gözaltına alınan ESP üyelerine kişilere savcılık sorgusunda ilginç sorular yöneltildi. Duvarda posteri asılı olan Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan sizin için ne ifade ediyor?
 MLKP örgütüne üyelik iddiasıyla gözaltına alınan 10 şüpheli dün savcılık ve hakimlik sorgusu için Ankara Adliyesi’ne gönderildi. Şüphelilere savcılık sorgusunda, Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin (ESP) gerçekleştirdiği eylemler ile “Gezi Park eylemlerine neden katıldıkları” ve “eylemlere katılma talimatını kimden aldıkları” soruldu.
ESP üyesi 10 kişi, Emniyet sorgusunda, “MLKP terör örgütü üyesi olmak; örgüt adına faaliyette bulunmak, para toplamak;şiddet içerikli eylemlere katılmak, mala zarar vermek” ile suçlandı. Şüphelilere yöneltilen suçlamaların temelinin ESP’nin yasal faaliyetleri olması dikkat çekti. ESP’nin Yüksel Caddesi’nde düzenlediği savaş karşıtı eylem de soruşturma kapsamında ele alındı. Şüphelilere bu eylemde atılan “Askere gitme, kardeş kanı dökme” sloganının ‘amacının ne olduğu’ soruldu.
 ESP’lilerin Ankara Yüksel Caddesi’nde gerçekleştirdikleri, açlık grevi eylemi, 1 Eylül dünya Barış Günü mitingi gibi toplantılar da suçlamalara dayanak gösterilerek, bu eylemlere neden katıldıkları soruldu. Şüpheliler arasında yer alan, ESP Ankara İl Başkanı Fadime Çelebi’ye 19 Aralık 2000’deki ‘Hayata Dönüş’ operasyonunda ölenleri anmak için parti genel merkezinde yapılan toplantıya neden katıldığı da soruldu.
 Şüphelilere partinin kadın kollarının üyelerinin Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinde düzenlenen toplantıya Deniz Gezmiş, Mahir Çayan resimlerini neden astıkları da sorularak şöyle denildi: “PSAKD’de yapılan örgütlenme kurultayına katılmak için talimat aldınız mı? Kurultaya katılan şahıslar kimlerdir? Bu şahıslarla örgütsel irtibatınız nedir? Kurultayın yapıldığı yerde duvarda asılı olan, THKO terör örgütünün kurucusu ve lideri Deniz Gezmiş ile THKP/C terör örgütünün kurucusu ve lideri Mahir Çayan sizin için ne anlam ifade ediyor? Açıklayınız.”
Şüphelilere ayrıca gezi parkı eylemlerine neden katıldıkları ve katılma talimatını kimden aldıkları yönünde sorular da yöneltildi. Şüpheliler de savunmalarında gerçekleştirdikleri eylemlerinin hepsinin yasal ve parti faaliyeti olduğuna vurgu yaptı. Savcılık sorgusunun ardından Fadime ve Orhan Çelebi çiftinin de aralarında bulunduğu 4 kişi tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edilirken, 6 şüpheli ise serbest bırakıldı.
RADİKAL 01/08/2013

22 Temmuz 2013 Pazartesi

deniz gezmiş idam kara anı

Üç Fidan Darağacına Giderken Basında Neler Yazıldı?

Gezmiş, Aslan ve İnan'ın idam kararı 2 Mayıs 1972'de Senato'da onaylanmasından sonra gündem hızlandı. Devrimciler idamları engellemek için eylemlere başladılar. O günlerin Milliyet gazetesinden aktarıyoruz.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası, 16 Mart'ta yakalanmışlardı. Yargılanmaları hızla tamamlandı, 9 Ekim 1971 günü Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Mahkeme haklarında idam kararı verdi. Millet Meclisi 11 Mart 1972 günü 53 ret, 6 çekimser, 238 kabul oyuyla idam kararını onadı.
Kararlar, 17 Mart 1972 günü de Cumhuriyet Senatosu'ndan geçti. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) usul ve esas yönünden itirazları süreci biraz uzattı ancak engelleyemedi.
Yaşar Kemal, Erdal Öz, Altan Öymen ve Onat Kutlar gibi aydınların öncülüğünde bir imza kampanyası da yürütüldü. Ancak yanıt alınamadı.
Yargı ve sivil dayanışma hamleleri başarılı olamamıştı. Deniz'lerin idamına geri sayımın hızlandığı günlerde Mahir Çayan ve arkadaşları eyleme geçti. Ünye Radar Üssü'nden rehin aldıkları üç teknisyenle Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde muhtarın evindeyken kuşatıldılar. 30 Mart 1972 günü tarihe Kızıldere Katliamı olarak geçen acı olay yaşandı. 2 Mayıs 1972 günü idam kararı bir kez daha Senato'ya sunuldu. Ve Deniz'lerin idamına geri sayımın hızlandığı günler yaşanırken o dönemin olaylar basınına şöyle yansımıştı.
3 Mayıs 1972 Senato İdamları yeniden onayladı
Denizlerin idamına üç gün kala Milliyet gazetesi birinci sayfadan soruyordu "Ne olacak". Senato'nun idamlara onay verilmesi haberinde "CHP'li Zihni Betil ölüm cezasının bir fayda sağlamayacağını ileri sürdü; fakat önergesi reddedildi" spotu kullanıldı. Haberin son cümlesi şöyleydi: "Oylamada 34 muhalife karşı 111 olumlu oy kullanılmıştır".
4 Mayıs 1972 Boğaziçi uçağının kaçırılması
Deniz'lerin idamını Senato'dan da onaylanınca, dönemin deyişiyle dört "anarşist" (Yaşar Aydın, Nuri Akça Sefer Şimşek ve Mehmet Yılmaz), İstanbul - Ankara seferini yapan Boğaziçi uçağını kaçırdı. Uçak İstanbul - Ankara seferi yapıyordu. Yalova üzerinde kokpite ellerinde silahla giren Yaşar Aydın ve arkadaşları uçağı Sofya'ya yönlendirdi.
Milliyet adına olayı Sofya'da izleyen o günlerde muhabir olan Sami Kohen'in haberinin başlığı şöyleydi: "Yolcular uçağın içinde, alanda bekliyor". Sami Kohen haberin girişinde olayları gelişimini aktardıktan sonra gözlemlerine yer veriyor: "Anarşistlerden biri uçak Sofya havaalanına indikten yarım saat sonra elinde tabancayla çıktı. Bulgarlarla görüştükten sonra Türkiye Elçisi Nihat Dinç ve diğer sefaret mensupları ile görüştürüldü. Kaba bir lehçe kullanan 25 yaşlarındaki zayıf, gür saçlı ve bıyıklı hava korsanı, ismini ve kimliğini açıklamak istemedi.
Uçak Sofya Havaalanı'na indiğinde, iki ülkenin de istihbaratı ve yetkilileri görüşmelere başlamıştı bile. Yolcular, uçuş ekibi ve dört devrimci uçakta 36 saat beklediler. Görüşmeler umulan sonucu vermeyince dört "hava korsanı" teslim oldu, uçak boşaltıldı. Şimşek yıllar sonra verdiği bir röportajda, "Sizi teslim olmaya iten neydi" sorusuna "Her şeyin bittiğini, ereğimize ulaşamadığımızı anlamıştık" diye yanıtlayacaktır.
5 Mayıs 1972 "Anarşistler teslim oldu. Yolcular döndü."
Milliyet gazetesi eylemin sonlandırıldığı haberini yine manşetten verdi. Haberde şöyle deniyordu: "Boğaziçi uçağını Sofya'ya kaçıran dört anarşist ileri sürdükleri şartların hepsi Türk hükûmeti tarafından reddedilince, 61 yolcuyu serbest bırakmışlardır. Dört anarşist Bulgaristan'a iltica etmişlerdir.
5 Mayıs 1972 "Komutana suikast"
Aynı gün Milliyet'in üst manşetinde "Jandarma Genel Komutanına dün suikast yapıldı" haberi vardı. Haberde Org. Kemalettin Eken'in evinden çıkarken "dört anarşist"in baskınına uğradığı ve ayağından yaralandığı bilgisi veriliyordu.
Boğaziçi uçağının kaçırılması eylemi idamları durdurmaya yetmeyince Türkiye Halk Kurtuluşu Ordusu (THKO) üyesi Hasan Ataol, Ergun Adaklı, Sefa Asım Yıldız ve Niyazi Yıldızhan'dan oluşan grup, 4 Mayıs günü jandarma genel komutanı orgeneral Kemalettin Eken'i kaçırma girişiminde bulundu.
Ancak işler ters gidince çatışma çıkmış Niyazi Yıldızhan olay yerinde hayatını kaybetmiş, Sefa Asım Yıldızhan ise yaralı olarak yakalanmıştı. Gazetede Yıldızhan'ın üzerinden "Küçük bir kangal ip, 20 lira, Rus ya da Çek yapımı üç tabanca ile bir el bombası ve 30-40 tane de mermi çıktığı" yazıyordu.
6 Mayıs 1972 "İnfaz memurları emir bekliyor"
Denizler 6 Mayıs'ta manşette değildi. Birinci sayfanın ortalarında "3 İdamla ilgili kanun dün yürürlüğe girdi" başlığı vardı. Haberde şunlar yazıyordu: "Anayasal rejimi değiştirmek amacıyla Türk Halk Kurtuluş Ordusu adında gizli bir örgüt kurarark anarşik eylemlere girişen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmeleriyle ilgi kanun dün Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ankara İnfaz Savcılığı 'Dosya Adalet Bakanlığından geldikten sonra' cezaları yerine getirilecektir," deniyordu. Bu haber devletin idamları ivedilikle yapılacağının göstergesi gibiydi
İstanbul - BİA Haber Merkezi 07 Mayıs 2011